Güncel
AB sınırına Türk S-400’leri... - Nedret Ersanel
Türkiye’nin S-400’lere, İpek Yolu’na, vs., ilgisini Batı’ya yönelik tehdit görenler, eş-zamanlı olarak, Türkiye’nin kendi hava ve füze savunma sisteminin geliştirilmesi için Fransız ve İtalyan şirketleri arasında mutabakat imzalandığını neden görmüyorlar? (14/07, AA.)
Nedret Ersanel - Yeni Åžafak
Türkiye’de, Brüksel-Ankara iliÅŸkilerinin kırılma ihtimalinden kaygılı çok kesim bulunuyor. Fakat AB’nin tavrı o denli savunulamaz hale geldi ki, neredeyse tamamı söze, “AB’nin de yanlışları var ama” diye baÅŸlıyor, fakat sonunda AB yollarına gül döküyorlar...
PerÅŸembe günü Hürriyet’te Ãœnal Çeviköz ÅŸu satırları karalamış; “Türkiye-AB arasındaki iliÅŸkiler son elli yıllık tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. Ä°liÅŸkiler kopacak mı, sürecek mi, sürecekse nasıl sürecek...
Son olarak Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye hakkındaki kararı ..... Türkiye’de bu karar AB’nin Türkiye’ye karşı yıllardır uygulamakta olduÄŸu düşünülen ‘oyalama taktiÄŸi’nin yeni bir safhası olarak yorumlandı. Tepkiler de bu yorumun yarattığı ruh haliyle dile getirildi. Oysa ‘ruh hali’ genellikle kamu diplomasisi ve iletiÅŸim stratejisinin düşmanıdır... AB ise saÄŸlıklı kamu diplomasisi ve iletiÅŸim stratejisini sürdürüyor.
Juncker, ‘Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaÅŸmasını deÄŸil Avrupa’ya yakınlaÅŸmasını’ beklediklerini de vurguluyor. Demek ki, Avrupa’da Türkiye’nin uzaklaÅŸmakta olduÄŸuna dair de bir kuÅŸku var. Neden olmasın ki? Aklımıza estikçe Åžanghay Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü’ne çiçek atarsak, Rusya’ya enerji alanındaki bağımlılığımız yetmiyormuÅŸ gibi ÅŸimdi bir de S-400 füze savunma sistemi almak için hevesle uÄŸraşırsak böyle bir algı oluÅŸması normal”. (‘Bir mesaj nasıl okunur’, 17/07, Hürriyet.)
Çok tipik bir yazı. ‘Nasıl okunacağı’ konusunda kimseye zorluk çıkarmıyor...
MESELA, ‘AB, TÃœRKÄ°YE’YÄ° ALAMAYIZ’ DESE...
AB Komisyonu BaÅŸkanı Jean Claude Juncker, Alman ‘Bild am Sonntag’ gazetesine 15 Temmuz vesilesiyle bir makale yazdı...
“Darbe giriÅŸiminin nasıl sonuçlanacağı daha bilinmezken AB Konsey BaÅŸkanı Tusk ve AB DışiÅŸleri Yüksek Temsilcisi Mogherini ile AB adına Türkiye’nin demokratik kurumlarına saldırıyı kınadıklarını” yazdı.
Eyvallah.
Devamı var; “Avrupa’nın Türkiye’ye uzattığı el duruyor. Türkiye’den de Avrupa ve Avrupa’nın temel deÄŸerlerinden yana tavır görmek istiyoruz”.
Juncker’i anlıyoruz.. Uzattığınız elin boÅŸ kalması ne demek, Türkler’den iyi kimse bilemez. Ä°kincisi, biz elimizi uzatamıyoruz çünkü 54 yıllık uzatmalar(ımızda) da kolumuz sizde kaldı.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın 12 Temmuz’da BBC’ye verdiÄŸi röportajın yeterince duyulmayan AB’yle ilgili bölümüne bakalım...
“AB samimi deÄŸil. Bugüne kadar verdikleri sözlerin hiçbirinde durmadılar. Åžu anda 14 fasıl açılmış ancak kapanmamıştır. Bakın son mülteciler konusuna; bunlar bize 3+3 milyar Euro ödeyeceklerini söylediler. Yok. Biz verdiÄŸimiz sözü tutuyoruz. AB bu noktada bize karşı çok açık olur da, mesela, ‘Biz Türkiye’yi Avrupa BirliÄŸi’ne alamayız’ derse, bu bizi rahatlatır. Bizim için AB olmazsa olmaz yer deÄŸil. AB bizi oyalıyor. Ve ÅŸu anda halkımın büyük çoÄŸunluÄŸu Avrupa BirliÄŸi’ni istemiyor”.
Esasen, AB’ye bir davettir bu. Åžu an Türkiye-AB iliÅŸkileri “yetmezlik” çekiyor. Böyle giderse yükü taşıyamayacak ve bir yerlerde yığılacak. Bundan ötürü bir siyasi fatura çıkacak ise bunu göğüslemesi gereken de Brüksel. Hem 54 yıl oyalayıp hatta müstakbel üyesine teröre destek dahil bin numara çeken AB, bir de ayrılışın bedelini Ankara’ya ödetme ÅŸansı bulmamalı...
Kuşkusuz AB samimiyetsizliğini sona erdirirse durum değişir. Tabii mucizelere inanıyorsanız...
“Ä°ÅžLER NÄ°HAÄ° NOKTADA, Ä°MZA AÅžAMASINDA”...
Ama önce ÅŸu; Bir, Ankara-hep yazıyoruz-AB veya herhangi bir Batı kurumunu DoÄŸu’daki benzerleriyle tokuÅŸturmuyor. Cepte. Ä°ki, Türkiye günlük siyasetin dışında ve üzerinde, en basit egemenlik ve bağımsızlık hakkını kullanarak, “istediÄŸi her ülke ile istediÄŸi her türlü ekonomik, teknolojik, diplomatik iliÅŸkiyi paÅŸa gönlünün istediÄŸi gibi kurabilir. S-400’leri alabilir.
Üç, “evet ama bunun siyasi sonuçları olur” derseniz, yine bağımsız bir ülke bu dilin aidiyetini tasnif etmek isteyecektir.
Dört, “Avrupa bir deÄŸerler birliÄŸi"dir ifadesi sıradan bir güzelleme olmanın ötesinde kliÅŸedir. Öyle bir deÄŸerleri olmadığı biliniyor ve önemsizdir, tercümesi; “EÄŸer AB’ye girmek istiyorsanız, bu kurallara eÅŸek gibi uyacaksınız”ın kibarcasıdır...
Da, anlaşılmadı hâlâ herhalde... “Ve ÅŸu anda halkımın büyük bir çoÄŸunluÄŸu Avrupa BirliÄŸi’ni istemiyor”. Referandum yapılsa, Ä°ngiltere’nin ardından ilginç bir tablo ortaya çıkacaktır.
Yine de AB destekçileri müsterih olabilir. Ankara iÅŸin nereye varacağını görmek istiyor. Türkiye’nin üyeliÄŸini kabul etmek zorundakaldıklarında, muhtemelen AB tükenmiÅŸ olacak. Ankara o gün ne yapar, bilinmez.
Türkiye’nin S-400’lere, Ä°pek Yolu’na, vs., ilgisini Batı’ya yönelik tehdit görenler, eÅŸ-zamanlı olarak, Türkiye’nin kendi hava ve füze savunma sisteminin geliÅŸtirilmesi için Fransız ve Ä°talyan ÅŸirketleri arasında mutabakat imzalandığını neden görmüyorlar? (14/07, AA.)
Yani acil ihtiyacı giderip, kendi sisteminiz için ek kapı açıyorsunuz. Yani ‘akla esen’ yapılmıyor.
“S-400 veya Åžanghay Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü olmaz” dediÄŸinizde “olmasını istediÄŸinizi” de tarif ediyorsunuz. Ve o tarifin malzemeleri zehirli!
Başa dönersek...
“AB sınırına Türk S-400’leri”nde anladığınız sınır neresi?
Trakya mı, Suriye mi?
İlk okuduğunuzda aklınıza Trakya geldiyse AB ile Türk halkının işi bitmiş demektir.
Henüz yorum yapılmamış.